• Yaşanabilir Şehirler Hayali ve Zürih Gerçeği

    Tipik şehirlerin kaosundan sıyrılıp, bambaşka bir şehir anlayışıyla tanışmak için Zürih’i selamlıyoruz… Bir şehrin yaşanabilir olması ne anlama geliyor? Yaşamak için uygun koşullar; iyi bir mimari, ulaşılabilir toplu taşıma hizmetleri, yeterli altyapı düzenlemeleri, erişilebilirlik ve düzen mi demek? Bu yaşanabilirlik kavramı, sanatsal faaliyetin her türünü ve insan doğasının bir parçası olan “sosyal” olanakları da içeriyor…

    Read more →

  • İtalya’nın Asi Çocuğu Napoli: Ev Nerede Başlar?

    İç sesim ‘Oha, burası Avrupa’da bir yer olamaz!’ derken ben onu kibar olmaya davet ediyor ve bu çok tanıdık kaosu sevdiğimi itiraf ediyorum… Yorgun, üzgün ya da sıkılmış hissettiğim anlarda sıkça söylediğim “Eve gitmek istiyorum!” cümlesindeki “ev” kelimesinin anlamını derinlemesine sorgularım. Neresi benim evim? Bu soru, seyahatlerimde daha da belirginleşir. Huzur bulduğum her yeri başka…

    Read more →

  • “Tüm Yollar Roma’ya Çıkar” Benimkiler de!

    Çocukken bir oyun oynarken başladığım, bugün iletişimin izlerini sürerken devam ettiğim yollardayım… Gladyatör savaşları, taht mücadeleleri, gücün ve ihtişamın başkenti Roma… Çocukken oynadığım ilk ve tek online oyun Travian’dı. “En güçlü ve en savaşçı” olarak Romalılar’ı seçerdim; şehrim için alarm kurar, askerlerimi düzenli olarak köyleri yağmalamaya gönderirdim. O küçük dünyamda Romalı olmak, müthiş bir güç…

    Read more →

  • Lesvos’un Özgür Mavisi

    Lesvos’un özgür mavisinde, yıldızların ve denizin arasında bambaşka bir “an”ı tanımlıyorum… Bu defa bir an’dan sesleniyorum. Tatilimin son gecesi… Lesvos’ta, masal eşlikçisi gerçeklikte bir evin balkonundayım. Karşımda Anaxos sahili geceye eşlik ediyor. Ama gecenin bir diğer eşlikçisiyle daha ilgiliyim: gökyüzünü seyre dalıyorum… Bu anlarda şehrin “yuttuğu” yıldızları izleme şerefine nail oluyorum. Kendimi Vincent van Gogh’un…

    Read more →

  • Bergen Şehir mi Yoksa Bir Düş mü?

    Gerçekle hayalin birbirine karıştığı Bergen’den ayaklarım yere basmadan ayrılıyorum… Norveç’in medeniyet seviyesini arşa çıkardığı anlara Oslo’da tanık olmanın memnuniyeti ve, kabul ediyorum, biraz da şaşkınlığı içinde Norveç’in ikinci büyük şehri Bergen’e gidiyor ve “başka türlü şehirler mümkün” gerçeğiyle yüzleşiyorum. Avrupa’da tren yolculuklarını sevmeye başladım; harika manzaralar sunan ve bir o kadar da “konforlu” bir yolculuk…

    Read more →

  • Oslo’da Medeniyetin İzleri

    Sanatın, bilimin, sessiz direnişlerin ve kahve kokan sokakların izinde… Oslo’da gerçek medeniyetle tanışıyoruz. İliklerime kadar medeniyet işlerken soğuğunda ısındığım şehir… Avrupa şehirlerinin toplumsal ve kültürel aynılığı iddiasını yerle bir ederken “düzenin de bir düzeni olduğunu” yüzüme tokat gibi çarpıyor. Medeniyetin beşiği Göbeklitepe’den başlayan bir yolculukta medeniyetin izlerini sürmek için doğrudan Norveç’e ilerleyebilirsiniz. Hepimiz “insanlık gelişti,…

    Read more →

  • Berlin Gibi Bazı Şehirler Hatırlamak İçindir

    Her adımda geçmişin yankılandığı bir şehir: Berlin, insanın yüzleşmek zorunda kaldığı kolektif bir hafıza gibi… Berlin’i sevmek zor. Belki de onu anlamaya çalışmak, sevmekten daha dürüst bir çaba gerektiriyor. Berlin sokaklarında yürürken adeta şehri sevmek ve sevmemek arasındaki “sınır!”larda geziyorum; barışa, insanlığa yakın bir mesafede soluklanıyorum ve iç sesim kulağıma fısıldıyor: “Savaş anıları ile dolu…

    Read more →

  • Dillere Pelesenk Demokrasi Atina

    Tarihin kalbinde, özgürlüğün anlamını yeniden ararken… Bu kez, insanlığa büyük bir miras bırakmış bir medeniyete ev sahipliği yapmış topraklardan sesleniyorum: demokrasinin doğduğu yer, Atina’dan. Yıllardır zihnimde yankılanan şu cümleleri, şimdi tarihe tanıklık etmenin büyüleyici hazzıyla, doktora tezimden bir alıntıyla buraya taşıyorum: “Klasik demokrasinin ilk örneği Atina demokrasisi, antik çağda doğrudan demokrasinin hem ilk hem de…

    Read more →

  • Paris Romantik de, O Kadar mı?

    Hemingway’in Paris’inden kalabalık Louvre kuyruklarına; ışıklar, hayaller ve gerçekler arasında bir yolculuk… Bu defa Paris’in romantize edilişinin hakkını yermeye geldim 🙂 Gerek filmlerde izlediklerimizden gerek romanlarda okuduklarımızdan kabul edelim her zaman büyülendik. Hemingway “A Moveable Fast” kitabında şairlerin, yazarların, ressamların uğrak yerleri birbirinden güzel Paris cafe’lerini betimlerken; Notre Dame Katedrali’nin ihtişamı ve  Paris sokaklarının zamansızlığında…

    Read more →

  • “Be a Traveller, Not a Tourist”: Budapeşte’de Hayatın İçinden Bir Yürüyüş

    Modern hayatın koşturmasında kısa bir mola: Sadece anlar, hisler ve bir şehir: Budapeşte. Biz modern köleler, yılın büyük kısmını çalışarak geçirirken kendimizi bir iki seyahat biletiyle ödüllendirme telaşı içindeyiz bu günlerde. Paylaşmak demişken, işin özü de biraz bu galiba: ne deneyimi aktarmak, ne de anı yaşamak… Birkaç story, birkaç fotoğraf çoğu zaman her şeyin önüne…

    Read more →

Search the blog for more articles